30 Eylül 2007 Pazar

AYDÖNÜMÜ

Evet, bu kıtaya ayak basışımın ilk aydönümü... Sonrakiler bu kadar da önemli olmayacaklar biliyorum... Rakamlar büyüdükçe; zaman uzadıkça -bölen olarak kullandıklarınız daha da hızlı artmadığı sürece- günler aylara, aylar yıllara bırakıveriyor kendini...

Bir aydır buradayım. Bir aydır buranın havasını soluyor, ingilizce konuşmaya çalışıyor; derdimi anlatmak adına debeleniyor ve en korktuğum ikilemi yaşıyorum: Öz dilinde belirli bir seviyeyi aşmış bir insan olarak bu dilde şimdilik ilkokul mezunu seviyesindeyim konuşurken... Çok acı verici birşey bu; düşünsenize, yaşadığım anın bende yarattığı duyguyu paylaşamıyorum karşımdaki insanla sağlıklı bir şekilde... Biliyorum pat diye olmayacak bu işler, ama umarım zaman daha çabuk geçer: kurmaya başladığı cümlenin ortasında kaybolan zavallı olmaktan sıkıldım, ya da ufak çaplı bi tarzanı oynamaktan...

En zor olanla atıldım üstüne üstlük bu yaşama; tek başıma çıktım eve ve yıllardır zaten yaşamakta olduğum yalnızlığın daha da bi acaipini yaşıyorum. Bir haftadır, kendi kendime konuşmalarımı saymazsak, türkçe konuşmadım kimseyle. İngilizceyi de çok konuştuğum söylenemez; pat diye deli gibi ödevleri dizdiklerinden başıma daha çok ineklemekle geçiyor günler; kafayı yemeye müsait bi durumdayım kısacası :)

Neyseki teknoloji denen nimet var; neyseki giriyorum internete ve ulaşıyorum kendi dilime, onu paylaşabileceğim insanlara... Bundan bir on sene önce buraya gelen insanları düşündükçe şaşalıyorum ve şükrediyorum halime; biliyorum ki kendi dilim beni bırakmayacak bir on yıl sonra, onlar kadar vahim bir hal almayacak yalnızlığım...

Dağınık kafamdan ilk ayın sonunda akanlar böyle... Bu sayfaya daha sık yazmak istiyorum ama heyecanla birşeyler yazmak için her açtığımda önceki yazdıklarım benden birşeyler götürüyor ve içimde yanan ateşi söndürüyor; onlara bir göz atmadan da olmuyor... Öyle işte; sıcacık, kanamakta olan yaralar var belki de; kabuk bağladılar mı daha kolay olacak herşey...

Daha sık görüşmek dileğiyle...

4 Eylül 2007 Salı

İHTİYAÇ MOLASI

Sonunda Yeni Dünya'dan seslenebiliyorum sizlere. Bu ilk yazıda çok birşey karalamayı planlamıyorum. Bunun yerine sizlerle çok sevdiğim bir grubu paylaşmak istedim. Liseyi okuduğum şehir, Çanakkale'den çıkmış bir grup İhtiyaç Molası ve progressive rock yapmaktalar. Özellikle ikinci albümleri sırf türkçe sözlü şarkılardan oluşmakta ve dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
Ancak sizlerle ilk albümlerinde çok sevdiğim ingilizce bir şarkının sözelrini paylaşmayı tercih edeceğim; şarkının adı "So" ve sözlerini tam ve doğru biçimde internette bulmanız neredeyse imkansız. İhtiyaç Molası'yla ilgili daha ayrıntılı bilgi, müzik ve videolar için tıklayın.


SO

Won't you feel like I
Never in a dark place
So she said it's never be,
Won't you do like I
Seems so wise
It's unless
Deep inside it's hard that I breathe,
And it's the one thing in my
Things on my getting slow..

So I wish I was lonely
So I think that it's slowing
So why can't you realize
Someone else than you
Hold on! It's like my tenders on my
Said she like...

Won't you feel like I?
Never in the darkness.
She said it's coming back
Won't you ever feel just the same?
Unless our chance?
It's like every breath that I breathe and
It's the one thing in my chains and I better slow

So I wish I was lonely
So I think that it's slowing
So why can't you realize someone
Else than you
Hold on! It's just my chains on my
Said she like to go

Well it's like cherry down simple sads.
I said with my chance
It's Oh So bad
Won't you had a light to go?
Unless my chance?
It's like every warm that I take
Hold on! Hold on to nothing!

So I wish I was lonely
So I think that it's slowing
So why can't you realize someone
Else than you
Hold on! It's just my tenders on my
Said she's got it on

It's so I wish I was lonely
It's so I think that it's slowing
So why can't you realize
Someone else than you
Hold on!..