22 Mayıs 2007 Salı

BOMBAYLA GELEN VAHŞET

Bugün akşam saatlerinde Ankara'da gerçekleşen patlamada bir sürü masum insan öldü ya da yaralandı. Yaralananların bir kısmının fiziken, hiçbirinin ruhen eski haline dönemeyeceği gerçeği de düşünüldüğünde insanın terörizmi ortaya çıkaran süreci tekrar tekrar lanetleyesi geliyor. Özellikle tarihindeki savaşların büyük kısmında yenilen tarafa saygı göstermiş, onu kendi olanından çok sahiplenmiş bir geleneğe sahip Türk insanı böyle bir ortamı gerçekten hak etmiyor. Ama ne yazık ki yeni çağın karmaşık ilişkilerinde bu hiçbir önem arz etmiyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün ileri görüşlülüğü bu yaşadığımız dönemde daha da önem kazanıyor, Türk olmanın değil kendini bu ülkeye bağlı hissetmenin yani kendini Türk olarak nitelendirmenin önemine dikkat çeken atamızı bir kez daha saygıyla anmak gerekiyor. Zira şu an itibariyle bu ülküden uzaklaştığımız her an parçalanmaya, esarete biraz daha yaklaşıyoruz.

Ne yazık ki 1938'e kadar yapılanların üzerine konan taşların nadirliği ülkemiz insanının eğitim seviyesinin acınası halde olduğu gerçeğini somut bir şekilde vurgulamakta ve hal böyleyken bu tehlikeyi; dahili ve harici bedhahları, halkımıza anlatmak, onları aydınlatmak gerçekten zor. Televizyon neslinin büyümesi ve yavaş yavaş ülkeyi yönetecek kadrolara eklenecek olmasıysa gelecekle ilgili kaygıları had safhaya çekmekte: televizyonun bir silah olarak kullanıldığı günümüzde bu neslin çağın gerçeklerine bakışı, değerlendirme yeteneği bu kaygıların haklılığını ortaya koymakta.

Çizdiğim resim gerçekten iç karartıcı ve ne yazık ki somut bir çözüm önerisine sahip olmaktan uzağım, yapılabilecek en iyi şey kendini en iyi şekilde yetiştirip kendi küçük emeğini daha büyük bir amaca eklemek olsa gerek. Umarım bu küçük emekler toplamı bir çığ olmayı başarır günün birinde ve bu çığ ülkenin üstünü örten değil üstündekileri üç tarafındaki denizlere süpüren cinsten olur...

Hiç yorum yok: