28 Ağustos 2007 Salı

SON GECE

İşte son gece, yarılandı bile... Özlenecek çok şey var ama anlattığımda başkasına bir şey ifade edecek durumda değiller... Bana özeller asıl, bir miktar başkalarıyla paylaşılsalar da. Zaten hayatta ne vardır ki gerçekten paylaşılabilmiş; hepimiz kendi bencilliğimizde yaşamakta, kendi yalnızlığımızda ölmekteyiz...

Elveda ülkem, elveda ailem, baş baş arkadaşlar; ölüme gitmiyorum, komik geliyor o yüzden bu cümleler. Ama şu bir gerçek, dünya değiştiriyorum resmen...

Hoşçakal güzel sen, bende bir parçası kalan... Limitli yalnızlığın dibinde bir çığlık olarak kalacak gölgen, yükselen güneşle kısalan ama yok olamayan... Sanırım gölgeni bahşeden güneşin alçalmasına izin vermeyeceksin tekrar, eminim aslında buna... Sağlık olsun... Kararmasın da gece, bırakmasın da yerini zifiri karanlığa;dolunaysız gecelerle dolu absürt bir zamana...

Hayat uzaklaşan anılarla dolu zamana kapılan, kapılmamak gerek değil mi?..

18 Ağustos 2007 Cumartesi

SU KURUR TÜRK UYUR

Uzunca bir süredir pek birşey yazamıyordum. Malum işim başımdan aşkın: Kolay değil Amerika'ya ayak basmaya hazırlanmak, bin bir türlü iş vardı başımda yapılacak. Ancak internet tarayıcıma günlük milliyet.com.tr yazışlarımdan birinde gördüğüm bu haber hakkaten gerdi beni sabah sabah. Bağlantıyı aşağıda veriyorum hemen:

http://www.milliyet.com.tr/2007/08/18/son/sontur03.asp


Ortaokul coğrafya derslerini çok severdim çünkü dersleri veren Abdullah hoca gerçekten konusuna hakim, üstüne üstlük hitabet yeteneği de sağlam bir öğretmendi. Genel Türkiye coğrafyasında üstüne basa basa ırmaklarımızı nasıl hor kullandığımızı anlatır ve batının Türklerin bu vurdumduymazlığını nasıl isimlendirdiğini şu cümleyle açıklardı: Su akar Türk bakar!..

Aradan bir on yıl geçti; o zaman bize anlatılanlar aynen gerçekleşmekte ancak yetkililer aynı bilgisizliğini, daha kötüsü ilgisiziliğini de aynen korumaktalar. Hal böyleyken küresel ısınma ve kuraklıkla ilgili özlü sözleri güncelleme zamanı geldi: Artık batılılar -hele bu tarz haberler gazetelerimizi süslemeye de devam edeceğine göre- bizi, suya yaklaşımımızı ancak şöyle anlatabilirler: Su kurur Türk uyur!..

Boşu boşuna iyi dilek ve temennilerde bulunmayacağım, anlamı yok zira...