1 Mart 2011 Salı

---

Sarkıttım ayaklarımı,
Sallıyorum.
Derinliğe dalıp çıkarken,
Ardımda seni hissediyorum.
Kokun burnumda,
Tadın dudaklarımda
Yapışıp kalmış.
Ama birşeyler yanlış.
Bulamıyorum ne.
İstiyorum seni,
Ama zor geri adım atmak.
Aşağıyı göremiyorum ya;
Geri de dönemiyorum,
Oturuyorum
Bir hamleye bakarken düşmek ya da kalmak.
Sana dönmek...
Ya da son kalanı vermek...

29 Aralık 2010 Çarşamba

Sarma

Öncelikle belirtmeliyim ki bu tarifleri anlamak için ayrıca bir tercüman gerekiyor. Kazara denk gelir, merak eder, kafanıza birşey takılırsa direk sorun, detaylara inelim.

Annemden aldığım kripto şundan ibaret:

İç Malzemesi
Soğanı biraz kavur, pirinci ekleyip karıştır, biraz kavur, salçayı ekle, kavurmaya devam et, çok az su ya da domates suyu ve baharatları (tuz, kekik, nane, belki köfte harcı, kırmızı biber) ekle. Tercihen pirinçleri biraz kabartana kadar devam et, suyu ona göre ayarla.

Asıl Pişirme
Dibine az yağ, ve kullanılmamış sarma yaprakları. İçi fazla kabardıysa suyu az koy, olmadı sarma hizasına yakın koy.

Annemin bildiğimi varsayarak atladığı en önemli şey defne yaprakları. Sıralar arasına ve en tepeye limon dilimleri ve defne yaprakları yerleştirmek işin püf noktası. Bir diğer ayrıntı da kullanılan salça. Bizim kendi ev yapımı salçalarımız genelde hem domates hem biber içerir; dahası patlıcan, sarmısak, envai çeşit baharatla zenginleştirilir. Ben burada genelde Garden Combo olarak geçen makarna soslarını kullanıyorum aynı tadı yakalamak adına. Özellikle Francesco Rinaldi'yi tavsiye ederim.

24 Aralık 2010 Cuma

A Christmas Story

This is a Christmas story. Though, unlike many others, it's told by a Turk. Let's see…

"It's Christmas Eve and you're coming back from a nice party. You get off the train at the 30th Street Station but home is still away. You head out, walk for three blocks and start waiting for the bus. Ten minutes… Twenty… As time goes by, you know it's a holiday and many bus drivers are with their families. You are waiting for one of the few unlucky and patience is the only way to show respect. You are certain of one thing, though. You don't have a token, but you should have two one dollar banknotes to take care of the fare.

Finally, you can see the bus from three blocks away, and it's time to get ready to pay. And that's the moment when you realize you only have a single one dollar, this is probably the only bus for the next hour, and it's really really cold. Desperately, you start searching through your pockets. One quarter… Two quarters… Three quarters… Four?.. No… You also have a dime and two nickels. Well, it's still five cents short and bus is right there waiting for the red light. Probably thirty seconds between you and the poor beggar... And, guess what?! One more nickel in a remote corner of your backpack. When you move your eyes back up to the bus, you see it stopping in front of you, and the only thing you need to do is to act fast and get some rest for the next twenty blocks.

You might be an atheist but you are sure that last nickel was a gift from Santa Claus.

It's Christmas Eve, and you've been a good boy lately, haven't you?!?"

Merry Christmas everybody!!!

22 Aralık 2010 Çarşamba

Kapı

Kalktı ayağa, iki adımda vardı, kapıyı araladı. Baktı bir an, sonra döndü, adım almaya yeltendi gerisin geri, yine vazgeçti.

Eli telefonuna gitti; birşeyler söylemeliydi, kusmalıydı zehiri. Sonra hatirladi; kafa bir milyonken söyleyecekleri sadece başa bela olacaktı.

Kapı açıktı hala. O da…

Soğuk soğuk çarparken rüzgar davetsizce, o bakmaktaydı. Böylesi misafirlere özel perverliğiyle ünlüydü zaten. Kimi davet etti ki bugüne dek?!

Yorulmuştu. Yavaşça itti kapıyı hafifçe aralık bıraktığına aldırmadan, döndü geri, uzandı kanepeye. Bardağına uzanırken eli, farkındaydı; yine yüzüne gözüne bulaştırdı.

Güneş doğar doğmaz uyuyacaktı. Herzamanki gibi...